Müzik Limanları ( TÜRKİYE’NİN 21. YÜZYIL ULAŞTIRMA POLİTİKASI ÜZERİNE ESNEK STRATEJİ ARAYIŞLARI )

  

   Sayfalar
Ana Sayfa Ana Sayfa
Tanıttığımız Ülkeler Tanıttığımız Ülkeler
Yazılar ve Makaleler Yazılar ve Makaleler
Notlar ve Duyurular Notlar ve Duyurular
Linkler Linkler
Teşekkürler Teşekkürler
  Yazılar ve Makaleler

TÜRKİYE’NİN 21. YÜZYIL ULAŞTIRMA POLİTİKASI ÜZERİNE ESNEK STRATEJİ ARAYIŞLARI

    Mantıklı oynayalım ama oyunumuz asla hayal gücünden ve şaşırtmalardan yoksun olmasın. Hiçbir zaman tam olarak kaybetmenin ve kazanmanın olmadığı, zeka, temkin ve yaratıcılığın sanal arenasında bir gölge oyunu; yanılsamalar, rastlantılar ve esrarengiz oyuncular ile gizemli beraberliklerin insanı sarhoş ettiği uluslararası bir meyhanede neden daha çok Türk Müziği çalınmasın?

    Madem ki strateji arayışı içindeyiz hem de bu arayışın esnek olması kaygısını taşıyoruz, işe gelecekle ilgili bir takım tahminlerde bulunmakla başlayabiliriz, ama sadece tahminde bulunacağız, böylece kesinliğin yanılsama verici güveninden kendimizi sıyırmış oluyoruz. Hareket noktamız ne olabilir? İnsanların bu gün kullandıkları enerji kaynakları gelecekte de kullanışlı ve ekonomik olabilir mi, düşünce akımlarında büyük değişiklikler beklemek doğru mu? Şu anda artış gösteren çevreci hareket, ivme kazanarak yoluna devam edecek mi? Eğer böyle bir hareket giderek güçlenirse geleceğin liderleri hesap vermek zorunda kalacakları çok daha büyük toplumsal bir güçle mi karşılaşacaklar? Gelişmiş ya da çevre kirliliğinin nelere malolabileceğini anlayan gelişmekte olan ülkeler ve bunların halkları, gelişmek için her şeyi yapmayı göze alabilecek ülkelere karşı nasıl hareket edecekler? Gelişmekte olan ülkeler, diğer ülkelerden kendilerine gelen tepkileri, politik bir baskı unsuru olarak mı değerlendirecekler, yoksa ciddiye mi alacaklar? Aralarından bu durumu dış yardım için vesile sayıp, amaçlarından görünüşte vazgeçecekler olacak mı? Çevre sorunu; uğrunda savaşların dahi sorumluluğu altına girilebilecek kadar ciddi noktalara ulaşacak mı?

    Soruların sayısını artırmak anlamsız. Bir an önce sorunu sistematik biçimde analize başlayalım. Önce tahminlerimizi, bazı varsayımlar üzerine oturtmalıyız.

VARSAYIMLAR VE KABULLER:

Bu bölümde hareket noktamız;

grisagok.gif (854 bytes)Fosil yakıtlarla(petrol ve türevlerini düşünün) çalışan araçların, petrolün bitmesi ya da ekonomikliğini kaybetmesi nedeniyle önemlerini kaybetmeleri,

grisagok.gif (854 bytes)Yeni enerji kaynaklarının keşfi, bunlardan özellikle kolay taşınıp depolanabilen ve yeniden yüklenebilen ekonomik seçeneklerin önem kazanması,

grisagok.gif (854 bytes)Çalışanlar arasında mesleğini evinde bilgisayar başında yapanların sayısında artış ve çalışma saatlerinde oluşacak büyük değişiklikler neticesinde trafik yoğunluğunun değişmesi,

grisagok.gif (854 bytes)Elektrik enerjisinin toplu taşımacılıkta öne geçmesi,

grisagok.gif (854 bytes)Çevreci hareketlerin ve bilincin bugünkünden çok daha güçlü olacağı kabulleri olacaktır.

ANALİZ:

    Fosil yakıtların tükenmeleri ya da ekonomikliklerini kaybetmeleri; ekonomik tepkinin en kolay oluştuğu kamu yaşamında etkilerini gösterecek, çünkü gerek otomobil üreticileri gerekse tüketiciler kendilerini daha ekonomik ve çevreci olan yeni ve görece ucuz ulaşım vasıtalarına odaklayacaklar. Bununla birlikte, özellikle hava ve deniz yük taşımacılığı sektörleri bu gelişime ayak uyduramayacaklar, çünkü alternatif enerji kaynaklarının bu büyüklükteki ulaşım araçlarına uygulanması ve özellikle hava ve denizde yük taşımacılığında kullanılmaları oldukça güç olacak. Ancak iki kişiyi taşıyabilen ve karada fazlaca güç gerektirmeden hareket eden elektrikli otomobilleri düşünün. Şimdi de aklınıza güneş enerjisiyle çalışan ve tonlarca yük taşımak zorunda olan bir gemi getirmeye çalışın ya da bir kargo uçağı... Böyle büyük bir aracı çalıştırmak için güneş enerjisinin tek başına yeterli olmayacağını tahmin edebiliriz, bunun yanısıra gemi ve uçakların geceleyin de çalışmak zorunda olduklarını unutmamalıyız. Bu da demek oluyor ki deniz yük taşımacılığı ve hava yük taşımacılığı sektörlerinde güneş enerjisi kullanmak seçeneğini eliyoruz. Bu da alternatif enerji kaynakları sıralamasında üst sıralardaki seçenekleri gündeme getirecek, bununla beraber günümüzde askeri alanda da olsa kullanım örnekleri olan nükleer enerjiyle çalışan gemiler ve biraz daha hayal gücümüzü zorlarsak uçaklar, bir takım kendini bilmezler tarafından mutlaka gündeme getirilecektir, kuşkunuz olmasın. Düşünsenize ticari amaçla kullanılan ve nükleer enerjiyle çalışan bir gemi, daha doğrusu gezici bir felaket!

    Nükleer seçenek te ulaşım sektöründeki cazibesini kaybettikten sonra daha pahalı ve daha çevreci seçenekler kabul görmeye başlayacak ve bu bahsettiğim kabul gerçekleşinceye kadar da hava ve deniz yük taşımacılığı sektörleri hep o eski fosil yakıt teknolojileriyle yollarına devam edecekler. Toplu ve bireysel insan taşımacılığında modern ve çevreci teknolojiler kullanılagelirken, büyük ölçekli yük taşımacılığında eski ve kirletici teknolojiler kullanılacak. Bu da demektir ki sivil toplum örgütleriyle birlikte tepkisini daha da güçlü göstereceğini başta kabul ettiğimiz halk, yük taşımacılığı sektörünün liderleri ile karşı karşıya gelecek. Arada ise her iki tarafı memnun etmek zorunda olan politikacılar! Gelecekteki-eğer kalırsa- gazete manşetlerini ya da ana haber bültenlerini görür gibiyim! Kayırmalar, mazeretler, kandırmacalar; gerekli teknolojik ve çevreci yatırımı yapmamak için görevlilere rüşvet teklif edenler ya da yatırımlarını kuralların daha az uygulandığı ülkelere kaydıran şirketler. Bazı şeyler hiç değişmiyor değil mi? Ancak korkarım ki dünya bu hızla küreselleşmeye devam ederse ve şirketler tahmin edildiği gibi ulusal devletlerle kolayca boy ölçüşebilecek konuma gelirlerse halkın tepkisi de fazla etkili olmayacak ve savaşı, kısa vadede daha organize ve zengin olan uluslar arası şirketler kazanacak. Fakat uzun soluklu savaşın ortalarına gelindiğinde yeni teknolojiler ucuzlamaya ve büyük ölçekli taşımacılıkta kullanılabilir olmaya başlayınca, büyük uluslar arası şirketler doğal olarak daha ucuz ve modern olanı isteyecekler, bunun yanında küçük şirketlere ve geri kalmış ülkelerin deniz filolarına eski teknoloji transferine başlayarak mevcut filolarını elden çıkaracaklar. Göreceli olarak daha küçük şirketler, büyük şirketlerce satılacak olan ucuz filoları hemen alıp, karlı bir iş yaptıklarını düşünerek mutlu olacaklar. Sanırım bu hikaye de okuyuculara yabancı gelmeyecektir. Tabii bu varsayım da küçük şirketlerin gelecekte var olabileceği, yani büyük uluslararası balıkların tüm küçük balıkları yutmuş olmayacağı varsayımına dayanılarak yapıldı. Bunun yanında denizcilik sektörünün en önemli ayaklarından biri olan petrol ve doğalgaz taşımacılığı da büyük ölçüde azalmış olacak. Dolayısıyla sektörün taşımacılık alanının daralabileceğini de belirtmeliyiz. Bilgi taşımacılığındaki büyük ucuzlamaya rağmen tarım ürünleri gibi fiziksel taşımacılıktaki fiyatların göreceli olarak aşırı artışı, ülkeleri, gıda teknolojilerine daha çok yatırım yapmaya iten nedenlerden biri olacak.

    Bunun yanında ülkeler orta dönemde uluslararası taşımacılıklarını, mümkün olduğu kadar karadan bağlantı kurabilecekleri ülkelerle yapmayı yeğleyecekler. Çünkü demiryolu teknolojisi elektrik enerjisini kullanıyor, ucuza ve kısa zamanda taşıyor olacak. Bu nedenlerle ülkeler arasındaki demiryolu bağlantılarının gelecekte çok daha gelişmiş olacağını tahmin etmek zor değil.

    Fosil yakıtlarla beraber Ortadoğu ülkeleri de önemlerini ve zenginliklerini kaybedecekler, bu da toplumsal patlamalara neden olacak büyük olasılıkla bu duruma hazırlıksız yakalanacak olan Arap ülkeleri, Dünya ve özellikle Türkiye barışına büyük darbe vuracaklar. Artan işsizlik ve yükselen fiyatlar stagflasyona neden olursa, Arap liderleri durumdan kurtulmak için savaş yolunu seçecekler. Savaştan sonra da büyük olasılıkla Avrupa’nın 2. Dünya savaşından sonra yaşadığı devletçilik sürecini yaşayacaklar. Kamu yatırımlarında artış olacak, ancak bu hareket bile küreselleşen ekonomide zaten savunmasız olan Arap ülkelerinin. Uluslar arası şirketlere yem olmalarını engelleyemeyecek. İçlerinden bazıları mutlaka Türkiye modelini örnek alacak, bağımsızlıklarını kaybetmeden, hem de dünyayla ilgisini kesmeden gelişmenin önümüzdeki yüzyılda daha da güçleşen yollarını arayacaklar.

Bu bölümü kısaca özetlersek;

grisagok.gif (854 bytes)Fosil yakıtların tükenmeleri ya da ekonomikliklerini kaybetmeleri; ekonomik tepkinin en hızlı olduğu kamu yaşamında etkilerini gösterecek,

grisagok.gif (854 bytes)Hava yük taşımacılığı ve deniz yük taşımacılığı sektörleri bu gelişime ayak uyduramayacaklar, çünkü alternatif enerji kaynaklarının bu büyüklükteki ulaşım araçlarına uygulanması, özellikle hava ve denizde yük taşımacılığında kullanılmaları oldukça güç olacak.

grisagok.gif (854 bytes)Halk ile yük taşımacılığı sektörünün liderleri karşı karşıya gelecekler; savaşı, başta daha organize ve zengin olan uluslar arası şirketler kazanacak. Ancak uzun soluklu savaşın ortalarına gelindiğinde yeni teknolojiler ucuzlamaya ve büyük ölçekli taşımacılıkta kullanılabilir olmaya başlayacak, büyük uluslararası şirketler doğal olarak daha ucuz ve modern olanı isteyecekler, yani modern ve çevreci teknolojileri tercih edecekler.

grisagok.gif (854 bytes)Bilgi taşımacılığındaki büyük ucuzlamaya rağmen tarım ürünleri gibi fiziksel taşımacılıktaki fiyatların göreceli olarak aşırı artışı; ülkeleri, gıda teknolojilerine daha çok yatırım yapmaya iten nedenlerden biri olacak.

grisagok.gif (854 bytes)Bunun yanında ülkeler uluslararası taşımacılıklarını, mümkün olduğu kadar karadan bağlantı kurabilecekleri ülkelerle yapmayı yeğleyecekler. Demiryolu bağlantıları ve teknolojileri bu nedenle çok daha gelişmiş olacak.

grisagok.gif (854 bytes)Fosil yakıtlarla beraber Ortadoğu ülkeleri de önemlerini ve zenginliklerini kaybedecekler, bu da toplumsal patlamalara neden olacak.

    Bu bölümde iddia ettiklerimin kişisel tahminlerim olduğunu unutmayın, gelecekle ilgili cümlelerimde kesin ifadeler kullanmış olmam, anlatımı zenginleştirmek ve kolaylaştırmak, böylece sonuç bölümünü daha geniş bir çerçeveye oturtmak içindi.

SONUÇLAR: 

    Uluslar arası taşımacılıkta enerji nedeniyle demiryolunu kullanma eğilimi artacağından, dolayısıyla ülkeler arasındaki kara bağlantıları önem kazanacağından, Türkiye üzerinden ticaret yapma isteklerinin artacağını tahmin edebiliriz, bu nedenle demiryolu bağlantılarının sayısında, uzunluklarında ve teknolojilerinde önemli bir artırıma gitmek gerektiğini belirtmeliyiz. Başka nedenlere dayalı olarak ta olsa hükümetin demiryoluna yatırım planları yaptığını biliyoruz. Bu doğru alınmış bir karardır(Bu yazının yazıldığı 1999 yılından beri sözde alınan bu kararla ilgili hiçbir icraat olmadı). Ancak yeni demiryolu ağının genişletilmesi ve trenlerde kullanılan enerjinin özellikle elektrik enerjisi olarak belirlenmesi çok önemlidir, dizel yakıtla çalışan trenlere yatırım yapmak büyük bir hata olucaktır. Demiryolu teknolojisini kullanarak enerji ihtiyaçlarımızı fosilden elektriğe kaydırma yolunda büyük bir adım atmış olacağız.

    Olası bir Arap savaşında Ortadoğu ülkeleri gereksinimlerini, Türkiye üzerinden yapılacak taşımacılık aracılığıyla alacaklar. Ancak demiryolu bağlantıları büyük zararlara uğrayacağından, Türkiye bir süre sonra büyük ekonomik kayıplarla karşılaşacak, bunu telafi etmek için Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki taşımacılık hacmini artırmaya çalışacak, bu da belki yeni demiryolu yatırımlarını gerektirecektir.

    Bütün bunların yanısıra, uluslar arası demiryolu taşımacılığının verimli ve gerekli miktarda yapılabilmesi için, hattın geçtiği tüm ülkelerdeki demiryolu bağlantılarının modern ve kullanışlı olması gerekecek, bu nedenle Türkiye demiryolu teknolojisine kendi içinde verdiği önemi, bir dış politika aracına dönüştürerek diğer ülkelere de yansıtmak ve onları da bu teknolojiye yatırım yapmaya çağırmak zorunluluğunu hissedecektir. Bunun için gerekirse bu ülkelere ucuz kredi verme yoluna gidilmeli, yabancı ülkelerdeki demiryolu ihalelerini kazanabilecek Türk şirketlerinin güçlenmesine ve bu şirketlerin modern demiryolu teknolojisini uygulayabilecek yeterliliğe ulaşmalarına yardımcı olunmalıdır.

    Son olarak kişisel taşımacılıkta daha çok önem kazanacağı açık olan elektrikli araba teknolojisine yatırım yapmaya başlamak, dünya otomobil sektöründen gelecekte daha çok pay alabilmek için bir fırsat olabilir. Bunun için devletin, konuyla ilgili araştıma-geliştirme çalışmalarına teşvik vermesi, hatta önce bilimsel ve akademik alanda yatırım yaparak bilgiyi, sonra da üretim alanına yatırım yaparak çevreci otomobiller sektöründen önemli bir pay alması bile söz konusu olabilir. Bu konuda devlet öncü ve yol gösterici olmalıdır.

İlker Mustafa (1999) 

Yazılar ve MakalelerGeri

 

e-posta adresimiz: limanlar@hotmail.com

Enson Güncelleme : 14 Nisan 2001 Cumartesi

Copyright 2000 - 2001 © Grafik & Tasarım - Azmi SEÇMEN